11 Haziran 2009 Perşembe

mi?

Uçurum zamanları için kanatların, gelecek aşklar için arkasına bakmadan koşabilen ayakların, asla gelmeyecek mektuplar için bir adresin vardı.

Biliyorum bu aralar yürüdüğün her yol yokuş, her yokuş kayış gibi gergin. Otobüs duraklarına gözün takılıyor-beklemeli-mi, bir başkasının yüzünün üstünde ise topuklu ayakkabılarınla iz bıraktığın cümlelerin var - nasıl bir yüz o zaten, sürekli yokuş yukarı-.

Yürüyen kelimelerden tahta kulübeler inşa ediyorsun içine dışına, cevapsız soruların pencere önündeki bibloların. Her şey, herkes bi’ yerli yerinde de sen -mi?- dağınık…

Tanrıların seyrine layık olsun oyunun, zaman geçer, oyun biter, düş sana yeter.

İstanbul, Ortaköy

Kdv siz

  Yalnızlığım Şapkasız başım Geride bırakılmışlığım Arkadan konuşmadan içime susmuşluğum Yalnızlığım  Bir ten ardında yoksul kalmışlığım Bir...