25 Şubat 2009 Çarşamba

bilmecenin açık hali


Kırmızı ancak hafif parlak... Aydınlık ancak sanki mum ışığından... Ufacık ancak içini açınca kocaman...

Zamansız ama anlık. Sorgusuz ama talepkar. 16 ama kadın. Çizmez ama yazar. Burada ama orada.

Şişede balık, bir o kadar bitki çayı. Kasaba gibi rüzgarlı, bir o kadar istanbul. İstanbul gibi karışık, bir o kadar kasaba. Sahnesi kalabalık, bir o kadar yalnız alabildiğine.

Harfleri tekil, içi çoğul. Yalanı masum, doğrusu tehlikeli. Kapısı açık, yatak odası kilitli. Köprüsü ışık, koltuğu karanlık.

Bil bakalım. Bilirsen tamamlanmamışlığımı sorgulama hakkı tanıyacağım gölgesiz bedenine. Sudaki kumun bakımsız bahçesine inme hakkı tanıyacağım bedelli ruhuna. Ütopyalarımız için güneşli günler dileme hakkı tanıyacağım duvarlarına.

Bil bakalım. Bilirsen ıslığının -çığlık çığlığa, nefessiz, sarsa sarsa, acımasızca- dudaklarımı nasıl kanattığını anlatma hakkı tanıyacağım kendime.

İstanbul, Ortaköy


*** görsel buradan alınmıştır

Hiç yorum yok:

Kdv siz

  Yalnızlığım Şapkasız başım Geride bırakılmışlığım Arkadan konuşmadan içime susmuşluğum Yalnızlığım  Bir ten ardında yoksul kalmışlığım Bir...