9 Ekim 2018 Salı

Bir Zaman Hatası


Ana caddeki, rahatça görebildiğim sokak lambasının sabaha karşılığında görsem mi seni… 

İnsanları bu eve toplamanın aslında bir işe yaramadığını bilerek, yaratılan yeni hikayelerin solukluğunda, çekmecelerimi senden kalanlarla kaplıyorum.

Benden beklenenin ağırlığı altında, senden kalanları çıkarıyorum. Belki, edebiyat bile böyle bir şeydir. Öyleyken, böyleyi yazabilme dürtüsü...

Kaçışlarımızın ardındaki bize ulaştığımızda, sahip olduklarımızın kıymetini bilemeden elimizden kaymalarını görmek, insanda bu hayata karşı umutsuz bir çaba “isteği” doğuruyor. Seni düşündükçe aklıma bu geliyor.

Buradasın ama burada değilsin. Muhtaç da değilim, hasret de.

Aslında zaten hiçbir şeye muhtaç olmamalıyım. 
Artık bira kapaklarını da çakmakla açabildiğime göre, “başka?” kimseye ihtiyacım olmadığını hesapladığım bir yaşama karşı, denizin kenarındaymış hissiyle, yeni birikmişlerimi eliyorum. Eliyorum ki; kalan sağlar benim olsun. Eliyorum ki; karanlığımın, zamansız birikmişliklerinde ortaya çıkan duygusal hezeyanlarımı, senden bilmeyeyim.

Kurtuluş, İstanbul

Hiç yorum yok:

Kdv siz

  Yalnızlığım Şapkasız başım Geride bırakılmışlığım Arkadan konuşmadan içime susmuşluğum Yalnızlığım  Bir ten ardında yoksul kalmışlığım Bir...